8 Şubat 2025

duziciHaber – Güncel ve Tarafsız Haberler

Ekonomiden teknolojiye, spordan magazine; duziciHaber’de objektif ve güncel haberlerle aydınlanın!

Yılmaz Tunç’tan İmamoğlu’na: İcraatla görevde olmayınca işi böyle kapatıyor

Ekrem İmamoğlu'na açılan soruşturmayla ilgili açıklama yapan Yılmaz Tunç "Bir başsavcıya 'çürük zihinli' dediğimizde yargı susacak mı? Soruşturmayla karşı karşıya kalınca yargı tacizi!" dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na açılan soruşturma ve davalarla ilgili olarak “siyasi” ya da “siyasi değil” şeklinde yorum yapmasının doğru olmayacağını söyleyen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Her şey kamuoyunun gözü önünde cereyan ediyor. ‘Ahmaktır’ demek hakaret mi, değil mi bunu yargı takdir edecek. Siz, bu dava gecikti diye ‘yargı tacizi’ derseniz bu olmaz. Yargı bağımsız ve tarafsız şekilde kararını verecek. Sürekli yargıya yönelik ifade edemeyeceğimiz hakaret içeren sözlerle sürekli gündemde kalmak gibi durum söz konusu. Bir cumhuriyet başsavcısına ‘çürük zihinli’ dediğimizde yargı susacak mı? Soruşturmayla karşı karşıya kalınca ‘yargı tacizi’. İcraatlarla görevde olmayınca işi böyle kapatmak söz konusu oluyor” şeklinde konuştu.

‘DEPREMLE İLGİLİ 3 BİN 522 DOSYADA İŞLEM YAPILDI’

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, canlı yayında Habertürk Televizyonu Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy’un sorularını yanıtladı.

Maraş merkezli 6 Şubat depremleriyle ilgili 3 bin 522 dosyada işlem yapıldığını söyleyen Yılmaz Tunç, “Bu dosyaların 1491’inin iddianamesi düzenlendi ve davaları açıldı. 2 bin 31 soruşturma devam ediyor. 2 bin 578 dosyada bilirkişi incelemeleri tamamlandı, raporlar hazırlandı. Bu raporlar teknik üniversitelere gidiyor. Üniversitelerdeki bilirkişi heyetlerine teslim edildi. Şu anda 248 kişi tutuklu durumunda. 1036 kişi hakkında adli kontrol söz konusu. Tutukluların bir kısmı müteahhit, bir kısmı yapı denetim sorumlusu, bir kısmı fenni mesul. Binada sonradan değişiklik yapan, kolon kesenlerle ilgili de var” dedi.

“Kamu görevlileriyle alakalı bilirkişi raporları geldikten sonra o dosyada kamu görevlisi, belediye yetkilisinde sorumluluk varsa o durumda İçişleri Bakanlığı’ndan soruşturma izni istendi. Peyderpey o davaların açılması devam ediyor” diyen Tunç, “İzinlerin gelmesinde gecikme, dosyanın bilirkişiden dönüşüyle ilgili. Onlarla ilgili de davalar açılıyor. Burada yargılanan belediye başkanları da var. Bizim Nurdağı Belediye Başkanı hala tutuklu. Oradaki yapılarla ilgili kusuru olanlar noktasında yargısal süreçler aksatılmadan sürüyor. Burada önemli olan bilirkişi raporları. Bir de bunun idari yargı boyutu vardı. Şu anda 105 bin 933 dava açıldı. 65 bin 826 dosyada karar verildi. Vatandaş yıkım kararına, ağır hasara itiraz ediyor ve dava açıyor. Bu senenin sonunda 400 binden fazla konut teslim edilecek. 2025’in sonuna kadar herkes sıcak yuvalarına kavuşacak” ifadelerini kullandı.

OTEL YANGINI FACİASI: ÖZGÜR ÖZEL’İN BAHSETTİĞİ BİLİRKİŞİLERİN İMZA ATMADIĞI BİR BELGE

Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’ndeki Grand Kartal Otel’de 78 kişinin öldüğü soruşturmanın sürdüğünü belirten Yılmaz Tunç, şunları söyledi:

“Hızlı bir şekilde delillerin kaybolmaması açısından bilirkişi heyeti oluşturuldu. Sorunların belirlenmesi noktasında bilirkişiye başvuruldu. Oradaki deliller ışığında sorunların belirlenmesine yönelik çaba söz konusu. Savcılık makamının bazı tespitleri oldu. Yangından 1 ay önce bina ile ilgili Bolu Belediye Başkanlığı ve itfaiye teşkilatının orada 9 eksiklik bulduğu ve ruhsat veren makam olan Bolu Özel İdaresi’ne bildirilmediğine yönelik savcılığın tespiti, dilekçenin geri çekilmesi, yanındaki müştemilatı ile ilgili uygunluk verilmesi. Savcılık makamı bu konunun kendi uzmanlık sahaları olmadığı düşüncesiyle, Sayın Özgür Özel’in bahsettiği henüz dosyaya verilmemiş, bilirkişilerin imza atmadığı bir belge, savcılığın sorduğu kısımla ilgili yorum olmadığı görülünce daha tarafsız, teknik, ihtisas sahibi olan yeni bir bilirkişi heyetinin oluşturulmasına savcılık karar vermiştir.”

‘RAPOR HAZIRLAMA SÜRECİ DEVAM EDİYOR’

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yangınla ilgili ilk bilirkişi raporunun dosyaya eklenmediği ve yeni bir rapor hazırlandığı iddiasına yanıt veren Tunç, “Rapor olması için imzalanıp savcılık dosyasına ve UYAP’a kaydedilmesi lazım. Bu bir taslak olabilir. Bu taslakla ilgili bilirkişiden yeni sorular sorulduğunda mahalli bilirkişiler ‘Biz buna cevap veremeyiz’ dediğinde, bizim uzmanlık gerektiren yeni teknik heyete ihtiyacımız var kanaatine varıyor savcılık. İTÜ’den yeni bir heyet oluşturuluyor. Afet Yönetimi Bölümü’nden oluşan 8 kişilik heyet görevlendiriliyor. Önceden toplanan deliller ışığında hızlı bir şekilde keşif yapılıyor. Rapor hazırlama süreci devam ediyor” diye konuştu.

Özel’in CHP’li Bolu Belediyesi’ni korumak için açıklamalar yaptığını savunan Tunç, “Biz şunu diyoruz, bunun üzerinden politika yapılmaz. Gerçek ne ise ortaya çıksın, ucu nereye dokunursa dokunsun. Ama onlar şunu diyor, ‘Bunun ucu bizim arkadaşlarımıza dokunmasın’. Aradaki fark bu. ‘Belediye burada sorumlu değildir’ diyorlar. Bilirkişi raporu hazırlanmamış, savcılık soruşturmayı devam ettirirken şu kusurludur, bu kusursuzdur diyebilir misiniz? Şu anda 22 tutuklu var. Sayın bakanımız mülkiye müfettişlerinin soruşturmasıyla ilgili konuştu. Yeni gelen rapor ışığında gözaltı ve tutuklamalar gerçekleşti” dedi.

‘SAYIN ÖZEL ‘UCU BİZİM BELEDİYEYE DOKUNMASIN’ DİYOR’

İstanbul Teknik Üniversitesi’nin (İTÜ) görevlendirdiği bilirkişilerin raporunun beklendiğini aktaran Yılmaz Tunç, “Asıl raporu hazırlayacak olan İTÜ’nün bilirkişileri. Türkiye’nin en yetkin kurumundan bu rapor alınacak. Gelecek rapora göre, savcılık makamı yeni gözaltılar yapabilir, tutuklama kararları verebilir. Hukuk davası bakımından şirket yetkililerin malvarlığına ilişkin tedbirler konuldu. Vatandaşlarımız müsterih olsun. Kim olursa olsun, ister otel sahibi, şirket yetkilileri, isterse ihmali olan kamu görevlileri, bakanlıkta, özel idarede olsun, bu konuda yargının birisini koruması söz konusu olamaz. Yangından 1 ay önce verilen dilekçenin geri çekilmesi, 9 eksiklik, yangın söndürme, uyarı sistemleri yok, yangın merdivenleri yok… Bunu ilgili makamlara kim bildirmemiş? Neden geri çekilmiş dilekçe? Arada ne dönmüş? Tüm bunlar ortaya çıkacak. Milletimize ve vefat edenlerin ailelerine büyük acıyı yaşatanlara yargı hesap soracak. Ucu nereye dokunursa dokunsun. Sayın Özel ‘bizim belediyeye dokunmasın’ diyor. Bunu sen demeyeceksin, yargı söyleyecek” ifadelerini kullandı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na açılan soruşturma ve davalarla ilgili konuşan Adalet Bakanı Tunç’un açıklamalarından başlıklar şöyle:

SAVCIYA ÇÜRÜK ZİHİNLİ DEDİĞİNİZDE YARGI SUSACAK MI: Bakan olarak benim devam eden soruşturma ve davalarla ilgili olarak, siyasi davadır ya da değildir şeklinde yorum yapmam doğru olmaz. Her şey kamuoyunun gözü önünde cereyan ediyor. ‘Ahmaktır’ demek hakaret mi, değil mi? Bunu yargı takdir edecek. İlk derece kararını verdi şimdi istinaf sürecinde. Siz ‘bu dava gecikti, erken verildi’ diye ‘yargı tacizi’ derseniz bu olmaz. Yargı bağımsız ve tarafsız şekilde kararını verecek. Ordu’daki dava ile ilgili aynı şey söylenmişti. O dava da Yargıtay’da. İstanbul Başsavcımızla ilgili ifadeleri var. Yargı hakaret mi değil mi, değerlendirecek. Cumhuriyet başsavcısına ‘çürük zihinli’ dediğinizde bunun hakaret olup, olmadığını, suç teşkil edip etmeyeceğini herhalde yargı takdir edecektir. Sürekli yargıya yönelik buradan ifade edemeyeceğimiz hakaret içeren sözlerle sürekli gündemde kalmak gibi durum söz konusu. Burada 16 milyon İstanbullunun sorumluluğunu taşımak gerekir. Bir cumhuriyet başsavcısına ‘çürük zihinli’ dediğimizde yargı susacak mı? Soruşturmayla karşı karşıya kalınca ‘yargı tacizi’. YSK üyelerine söylediği söz yargı gündeminde.

YARGI MENSUPLARINA SÖYLEDİĞİ SÖZLER KABUL EDİLEBİLİR DEĞİL: Bir gençlik kolu başkanının o sözler üzerine video yapması ve soruşturma açılması. Yargıya kimse hakaret edemez. Ben Adalet Bakanıyım ve HSK Başkanıyım. ‘Bu suç işlemiştir’ demiyorum. Suç olup, olmadığını, hakaret olup, olmadığını değerlendirecek olan yargıdır. Herkes hukuka saygı duyacak. Yargı mensuplarına söylediği sözler kabul edilebilir değildir. Maalesef hakaret siyaseti, sürekli karşı tarafı rencide edecek sözler, hakarete varan sözlerle yargının konusu olabilecek sözler sarf edildiğinde ‘yargı niye üzerime geliyor’ denilirse doğru olmaz. Kimse yargıya parmak sallayamaz. Burası hukuk devleti, Kanunlarımız var. İcraatlarla görevde olmayınca işi böyle kapatmak söz konusu oluyor.

ÖZDAĞ’LA İLGİLİ SORUŞTURMA İÇİN 3 YER YETKİLİYDİ, İSTANBUL’DA AÇILDI: (Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın tutuklanması) Antalya’da yapmış olduğu konuşma. Başka suçlamalar var, halkı kin ve düşmanlığa yönelik sözler ve yabancı düşmanlığı. Bir siyasetçi olarak konuşuyorum. Neticede bu sözler suç mu değil mi yargı karar verecek. Cumhurbaşkanımıza, devletimize ve hükümetin izlediği politikalara yönelik ‘haçlı seferi’ benzetmesiyle ilgili savcılığın başlatmış olduğu soruşturma Antalya’da da başlatabilirdi, Ankara’da da başlatabilirdi. Mağdurun ikametgahı olarak İstanbul’da da başlatabilirdi. Üç yer yetkilidir. Yetkiyle ilgili problem söz konusu değil. Yetkili olan makam başlattığına göre aynı soruşturmanın oralarda başlatılması söz konusu değildir. Mağdurun ikametgahı bu tür davalarda yetkili mahkemedir. Size karşı birisi Ankara’dan hakaret etse siz davayı İstanbul’da açabilirsiniz. Aynı şekilde burada mağdurun ikametgahının İstanbul olması nedeniyle yetki konusunda problem söz konusu değildir.

CEMAL ENGİNYURT’A AÇILAN SORUŞTURMA: (CHP milletvekili Cemal Enginyurt hakkında “cumhurbaşkanına hakaret” ve “tehdit” iddiasıyla açılan soruşturma) Basın yoluyla işlenen suçlar, neticede haber kanalları, gazete merkezleri nerede yayımlandıysa bu konuda yetkiyle ilgili konu geniş. Bahsi geçen kişiler, konuştukları bu ifadeler, yaptıkları konuşmalarla ilgili olarak binlerce vatandaşımıza dava açan kişiler. Bunların gerek televizyon ekranında gerek sosyal medyalarında yaptıkları yorum ve açıklamalara karşı vatandaşlarımız tepki gösteriyor, yorumlar yapıyor. Bu kişilerin vatandaşlarla ilgili binlerce kişiye dava açmışlar. Açabilirler hakları. Bir yandan ‘haksız yere bize dava açılıyor’ diyenler vatandaşlarımızın küçük yorumuna dava açabiliyor.

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ GENİŞLETEN DEĞİŞİKLİKLER YAPTIK: (Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş’ın tutuklanması) Burada basın özgürlüğü ile ilgili tartışmalar yapılıyor. Basın özgürdür. Düşünce ve ifade hürriyeti anayasal haktır. Anayasamızın 26. maddesi, BM, AİHM’in maddeleri fikir ve ifade hürriyetinden bahseder, sınırlarını belirler. Basın özgürlüğünün alanının genişletilmesiyle ilgili son 22 yılda Anayasamızda ve mevzuatında önemli değişiklikler yaptık. TCK’da eleştiri amacıyla sarf edilen sözlerin suç teşkil etmeyeceğini, haber sınırını aşmayan düşünce açıklamaların suç teşkil etmeyeceğine yönelik değişiklikleri yaptık. Bilirkişi ile yapılan telefon görüşmesinin ifşası ve televizyonda yayınlanması söz konusu oldu. Bilirkişi ya da herhangi şahısla yaptığınız telefon görüşmesinin ondan izinsiz ifşa edilmesi TCK’nın 131. maddesinde açıktır, basın yayın yoluyla olursa daha da ağırlaştırıcı sebep haline getirmiştir. Bilirkişiyi etkileme suçu düzenlenmiş.

TUTUKLAMA KARARI YARGININ TAKDİRİ: Savcılığın yayın yapıldıktan sonra başlattığı soruşturma söz konusu oldu. Hem görüşmeyi yapan gazeteci ile yapıldı. Bir kısmı serbest bırakıldı bir kısmı tutuklandı. Neden serbest kalamazdı dediğinizde yargının vereceği karar. Hangi halde tutuklama yapılacağı belli. Suç işlediğine dair delil bulunan kişi tutuklama olur deniyor. Burada telefon görüşmesinin ifşası ve yayınlanması söz konusu. Burada elbette tutuklama bir tedbir. Verilen karar kesin değil. Suçun işlendiğine dair somut delil var. Savcılık sorguya gönderiyor. Sulh ceza hakimliği tutuklama sınırı içerisinde gördüğünde yetki mahkemede. Burada özellikle bir gazetecilik faaliyeti söz konusu değil. Gazeteciliğin kuralları var, meslek ilkeleri var. Bunlar neyin yayınlanıp, yayınlanmayacağı, neyin kişilik haklarına saldırı olup olmayacağı hem gazetecilik kurallarında hem de kanunda var. Bunun suç teşkil edip etmeyeceğine yargı karar verecek. Sulh ceza hakimliği burada böyle bir karar vermiştir. Tutuklama sebepleri kanunumuzda tek tek yazılıdır. Karar tamamen mahkemenin takdirinde. Burada mahkemeye arayıp ‘gazeteci, neticede kaçmayacak, tutuklamayın’ diye bir talimatımız söz konusu değil. Bir gazeteci arkadaşımız ‘gazetecilik faaliyeti nedeniyle gözaltına alındı’, diye sorulduğunda ben de dedim ki ‘gazetecilik nedeniyle tutuklanan birisi yok’. Dolayısıyla yapılan budur.

(HABER MERKEZİ)